Haydi Kampa! 2014 – Dalyan Klasik

Hayatımın en iyi tatiliydi diyebilirim! Daha iyisi seneye olacak, mutlaka tekrar gideceğim hemde en çok etkinlik olanına :)

Arkadaşım Cihan’ın sayesinde tanıştığım bu kampa gidip gitmemek konusunda kararsızdım. İnternet üzerinden kayıt alınan, adını veya reklamını hiç bir yerde duymadığım bir kamp ne kadar iyi olabilirdi ki ? Bir ihtimalde paramızı alıp kaçarlar mı diye düşünüyordum. Ya da gittiğimiz de hepsinin sadece bir reklam olabileceğini, etkinlik veya ortamdan hiç memnun kalmayacağımızı…

Dalyan’ a arabayla gitmeyi tercih ettik, sıklıkla ve uzun molalar verdiğimiz için (geze geze gidelim felsefesi) oldukça uzun bir yolculuk oldu bizim için. Ankara’ dan Dalyan’ a doğru giderken Pamukkale 15km yazınca “mutlaka uğramalıyız!” dedik. İyi ki de uğramışız, eğer Dalyan taraflarına gitmeyi planlıyorsanız mutlaka Pamukkale’ye uğrayın. Girişte kişi başı 25 TL ücret alınmasına rağmen kaç kere geleceğiz ki diyerek iyice gezdik.

Pamukkale gezimizden sonra ne kadar hava kararmadan yola çıkalım desek de Pamukkale’ye doyamadığımız için hava kararınca yola çıktık. Gece 12 gibi Dalyan’da ki Haydi Kampa’nın anlaşmalı olduğu Sunface otele vardık. Yalan söylemeyeceğim B tipi oda aldığımız için çatı katıydı ve oda da ne masa ne sandalye yoktu. Tatil boyunca sevmediğim tek şey buydu. Ama o kadar fazla etkinlik yapıyorduk ki o da da geçirecek zaman zaten olmuyordu, sadece uyumak için kullanıyorduk.

Kampın ilk günü Dalyan’ın hatta Türkiye’nin en meşhur sahillerinden biri olan İztuzu’na gittik. Burası Caretta Caretta denen bir kaplumbağa türü ile meşhur, aynı zamanda doğada sayısı azalmış olan bu canlıların sayılı yumurtlama alanlarından bir tanesi. Bu nedenle akşam 18:00 dan sonra sahil de bulunmanız yasak, o saate kadar sahilden çıkış yapmış olmanız gerekiyor. Unutmadan söyleyeyim buraya gitmek istiyorsanız tekneleri kullanmak zorundasınız, başka türlü gitme şansınız yok. İztuzu’na giderken Mavi Yengeç yediğimi de söylemeden geçemeyeceğim, oldukça lezzetliydi :)

İkinci gün yine sakin geçti, 12 adalar tekne turuna katıldık. “12 adalar tekne turu diyoruz ama 12 ada gezmeyeceğiz…” dediklerinde çok şaşırmıştım :) Durmaya değmeyecek küçük adaları da bol gözüksün diye bu sayının içerisine katmışlar. Bu turda çok eğlenmiştim ve yeni yeni dostluklar edinmiştim.

Her türlü etkinlik için genellikle önce Dalyan’dan servise biniyor ve Fethiye’ ye gidiyorduk. Üçüncü gün dalış için yine Fethiye’ye doğru yola koyulduk. Extathlon teknesine bindik ve dalacağımız yere doğru giderken bir yandan da dalış eğitimi almaya başladık. 5 er li gruplar halinde ve adam başı bir dalış hocası düşecek şekilde sırayla dalmaya başladık. Denizin altını gezmek, balıklara elinizdeki ekmekleri yedirmek, su altında fotoğraf çektirmek hepsi mükemmeldi. En fazla eğlendiğim etkinliklerden bir tanesiydi. Bu zamana kadar su altına dalış yapmadıysanız mutlaka deneyin, pişman olmayacaksınız :)

Dördüncü gün windsurf (rüzgar sörfü) yapmaya gittik. Diğer etkinliklerin yanına sönük kalsa da öğrenmeye başladıkça eğlenceli geçiyor. Haydi Kampa web sitesinde de yazdığı gibi gün sonunda bir çoğumuz yalnız başımıza rahatlıkla sörf yapabilir hale geldik. Rüzgar tek yönden estiği için gidiş mükemmel dönüş ise eziyetti. Sırf dönüşlerden usandığım için sörfü erken bırakmıştım.

Beşinci gün Flyboard için servisimize binip yine yola koyulduk. Dalıştan sonra en merak ettiğim etkinlikti. Merak ettiğim kadar da varmış, acayip eğlenceliydi! Suyun üstünde resmen uçuyorsunuz, tamamen özgürsünüz! (Sizi yöneten kişi gaz vermeyi bırakmadıkça :P ) İşin özü bir tane jetski’nin su attığı bölüme hortum takılıyor ve hortumun çıkışı ayağınızdaki aletten oluyor. Tazyikli su ile birlikte uçmaya başlıyorsunuz :) Çok eğlendiğim etkinliklerden bir tanesi de buydu. Metrelerce yükseklere çıkabildiğinizden yaralanmalara karşı dikkatli olmakta fayda var.

Altıncı gün sonunda beklediğim etkinlik gelmişti, rafting! Rafting yapabilmek için Dalaman’ a doğru yola koyulduk. Rafting alnına gelmeden önce extathlon’un anlaşmalı olduğu bir yerde durduk ve öğle yemeği yedik. Rafting için gerekli olan kask, ayakkabı, kürek ve botlarımızı da burada temin ettik. Rafting alanına gidebilmek için ayrı bir servise bindik. Alana giderken ki yollar aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyor… Araba 20 cm daha sağ taraftan gitse uçurumdan aşağı düşeceğiz gibi hissediyordum, yollar çok dar, toprak ve bozuktu. Sonunda rafting alanına vardık ve kendimizi Dalaman R3 parkurunun buz gibi sularına bıraktık. Şu an keşke her hafta sonu rafting yapabilsem diyorum :)

Kampın son günü olmuştu. Karpuzumuzu alıp bu sefer de Toparlar Şelalesi’ne doğru yola koyulduk. Bir önceki gün rafting de hayatımda bu kadar soğuk suya girmedim, su buz gibiydi derken henüz bu şelale ile tanışmamıştım. Su neredeyse donacak kadar soğuktu! Bir süre sonra alışıyorsunuz demek isterdim ama maalesef alışamıyorsunuz :D Suyun soğukluğuna umursamadan şelalenin altına geçip suyun keyfini çıkardım…

Abartısız olarak hayatımın en iyi tatiliydi diyebilirim. 5 yıldızlı tatil köylerine gitmekten çok daha iyiydi. Hem gezdik, hem eğlendik ve aynı zamanda çok samimi dostluklar edindim. Önümüzdeki 10 yıl boyunca bu kampa gidebilirim :) Haydi Kampa’da yer seçimi konusunda kararsız kalanlara kesinlikle Dalyan’ı öneriyorum, gerçekten çok güzel bir yer. Herkesin söylediği gibi Gizli Cennet… Henüz keşfetmediyseniz mutlaka ziyaret edin.